• 0090 532 2453920
  • yuhayproje@gmail.com

Aylık arşivEylül 2016

Çocuğunuzun eşyalarına yer açın…

Pratik çözümlerle hem çocuğunuzun eşyalarına yer açabilir hem de evinizi gereksiz eşya dolu bir ev görünümünden uzaklaştırabilirsiniz.
Çocuklu bir evin klasik bir gününü düşünelim. Sabah erken bir saatte yataktan kalmışsınız, evde konuşmalar, çocuk veya bebek sesleri ve bir koşuşturmaca. Daha yüzünüzü bile yıkamadan dizinizi bir yere vuruyorsunuz. Gözünüzün ucuyla bir de bakmışsınız ki çocuğunuz için ortadan kaldırdığınız sivri kenarlı sehpanız. Derken ayağınıza bir şeyler batıyor. O da ne? Yanlışlıkla yerde unutulan bir oyuncak… Sinirleriniz de iyice gerildi. “Şöyle bir duş alayım” diyorsunuz ama duşun tam ortasında bebeğinizin küveti duruyor.
Çocuğu olanlar için hayal etmesi çok da zor değil. İnsan, bir yerden sonra: “Ben nerede yanlış yaptım?” diye sormaya başlıyor. Çocuk ve bebeklerin eşyaları büyüklerden daha fazla yer kaplayabiliyor. Çocuklarınızın eşyaları olmadan da olmuyor. İşte tam bu sırada evdeki dekorasyon ve dekorasyona ait pratik çözümler büyük önem kazanıyor. Bu pratik çözümlerle hem çocuğunuzun eşyalarına yer açabilir, hem de evinizi gereksiz eşya dolu bir ev görünümünden uzaklaştırabilirsiniz.

Çocuklarınızın yeteneklerini odalarının dekorasyonu ile geliştirin…

Çocuklarınızın hobilerine göre odalarını şenlendirmek ve onların yeteneklerini bir de bu şekilde desteklemek ister misiniz? İşte size çocuk odalarında hobi köşeleri oluşturmak için öneriler… Müzisyen Miniklerin Odaları Çocuğunuzun odası yeteri kadar büyükse ve çocuğunuz müzikle ilgileniyorsa, bir köşesini müzik köşesi yapabilirsiniz. Bu müzik köşesinde çok küçük yaşlardan itibaren sırasıyla çıngırak, evde de yapabileceğiniz veya hazır bulabileceğiniz marakas, içi zilli yumurtalar, evde değişik taşlar veya farklı materyallerle doldurabileceğiniz pet şişeler bulunabilir. 3 yaştan itibaren ise müzik köşesine bir ksilafon, üçgen zil, küçük bir davul, küçük bir org ki bu daha ileride bir piyanoya dönüşebilir ve bir flüt eklenebilir. Aslında çocuklarınızla beraber evdeki materyalleri de kullanarak değişik ve ilginç müzik aletleri yaratabilirsiniz. Bu müzik köşesi, çocuklarınızın hem ritim algılamasına hem renkleri kavramasına hem de sayısal olguları anlamasına çok yardımcı olur. Tabi çocuğunuzun yaşına uygun CD’ler, CD’li kitaplar ve bir müzik seti müzik köşesinin temel taşlarından biri. Geleceğin Ressamları Nasıl Bir Odaya Sahip Olmalı? Eğer çocuğunuz resim ve boyalardan vazgeçemiyorsa, ona bir “küçük ressamın dünyası” köşesi hazırlamanın vakti geldi de geçiyor demektir. Bu köşede neler mi olmalı? Tabi ki parmak boyaları, resim ve suluboya fırçaları, su bazlı kendisinden sulu boyalar, duvara monte edilmiş bir kraft kağıdı ve çocuğunuzun özgürce çalışabileceği ve kirletebileceği bir alan. Pastel boyalar da böyle bir çalışmada yer alabilir, ancak gazlı boyalardan biraz uzak durmanızı öneririm, çünkü bu tip boyalarla çalışmak hem sınırlayıcı hem de boyalar birbirleriyle karışmaları zor olduğundan yaratıcılığı sınırlayıcı olabilir hele ki çocuğunuz küçük yaşlarda ise. “Dans Benim Hayatım” Diyen Çocuklara Özel Sıra geldi dans köşesine…

Çocuklarınıza odalarında spor alanı yaratın…

Spor, pek çok çocuk için eğlenceden öte bir hayat tarzıdır.

Çocuğunuz sporun herhangi bir dalına ilgi duyabilir. Eğer bu spor dalı basketbol ise, odasına küçük, portatif bir basket potası konulabileceği gibi sabit bir pota da tercih edilebilir. Ayrıca bir basket sahasının fotoğrafı dijital baskı yapılarak duvara yapıştırılabilir.

Bu dijital baskılarda kalite giderek daha da mükemmelleştiğinden, perspektifle derinlik sağlanabilir ve böylece asılan fotoğrafa bakarken kendinizi görüntünün içinde hayal etmekte zorlanmazsınız.

Yetenek geliştiren dekorasyon unsurları…

İlkokul çağına geldiğinde, gerek okulun getirdiği kurallar zincirine uyum sağlamak, gerekse büyümenin gerekleriyle baş etmeye çalışmak yüzünden, çocukların yaratıcılık gelişimleri yavaşlar, azalır. Ancak bu sorunla baş etmenin yolları var.

Her çocuk kendine özgü bir yaratıcılık gücü ve çeşitli hayallerle doğar. Bu yaratıcılık, özellikle 3-6 yaş arası erken çocukluk döneminde en üst seviyeye ulaşır.

Ancak ilkokul çağında, gerek okulun getirdiği kurallar zincirine uyum sağlamak, gereksebüyümenin gerekleriyle baş etmeye çalışmak yüzünden, çocukların yaratıcılık gelişimleri yavaşlar ve azalır. Artık pembe ağaçlar, mor filler, küçük dinazorlar ve dev karıncalar çok gerilerde kalmıştır!

Yaratıcılık hayat yolunda fark etmeden törpülenir ve bizler ileriki yaşlarda ancak çocuk ruhunu koruyabilen kişilik özelliklerinde bu yaratıcılık ve hayal gücünün devam ettiğini görürüz. Özetle; aslında herkes bazı konularda yeteneklidir, ancak küçük yaşlardan itibaren yeteneklerini geliştirecek ortam ortaya çıkmamıştır.

YARATICILIK ZORLAMA İLE ORTAYA ÇIKMAZ

Çocuklarınız ve Sınırları olmayan hayal dünyaları…

Sınırları olmayan bir dünyada yaşamak, kendinizi hayaller ülkesinde bir prens veya prenses gibi hissetmek istemez misiniz?
Bunu başaran çocuklarımızın yaşadığı o özel dünyada mutlaka bize de yer ayırmaları için onlara katılmaya ne dersiniz?

Çocuğunuzu karşınıza alıp, ona hayallerini sorun. Bir dekorasyon projesi hazırlar gibi, odasında görmek istediği hayal kahramanlarını ve onların yaşamak istedikleri hayal gezegenini kağıt üzerine fotoğraflarını yapıştırarak, kısmen de resimlerini çizerek hazırlayın. İşte şimdi çocuğunuzla beraber, onların dünyasına girmeye hak kazandığınızı söyleyebiliriz.

Gelelim o hayal dünyasının nasıl yaratılacağına… Öncelikle odanızın ölçülerine uyum gösterecek, kullanım için işlevselliği fazla olan ama en önemlisi de imal edildiği malzemelerin sağlığınıza zarar vermeyen hammaddelerden üretilmiş olması gerekmektedir. Bu nedenle firmalardan mobilyanızı seçerken ölçü kağıtlarınızı, hayallerinizi ve üretici firmaya hammaddelerin içeriklerini soracağınız not kağıtlarınızı almayı unutmayın.

İlkokula giden çocuğumun odasını nasıl düzenlemeliyim…

Çocuğunuz büyüdükçe, sorumluluk sahibi olmayı öğrendikçe, onun için evin içerisindeki en özel ve en çok vakit geçirdiği yer olan odasının da değişmesi gerekir. Siz de bir ebeveyn olarak onu bu sorumluluklarına hazırlamalı, kendi odasında rahat ve mutlu olmasını sağlamalısınız.

Çocuğunuz göz açıp kapayıncaya kadar büyüdü ve çok yakında ilkokula başlayacak. Özenle hazırladığınız ilk bebek odası artık onun gereksinimlerini karşılayamıyor. Peki, çocuğunuz ilkokula başlarken odasında ne gibi değişiklikler yapmanız gerekir?

OYUNCAKLARINA DOKUNMAYIN…

Öncelikle çocuk odasının kullanışlı ve düzenli olması gerekir. Çocuğunuzun rahat hareket etmesi odanın büyüklüğünden çok daha önemlidir. Odasında bir çalışma köşesi, çalışma masası, kitaplık ve oyuncak dolabı gibi ayrıntılı bölümlere ihtiyaç duyacaktır. Unutmayın; çocuğunuz ilkokula başlamış olsa bile, bir anda oyun çağından çıkması mümkün değildir.
Oyun, çocuğun uzun yaşantısındaki en önemli ayrıntılardan biridir. Çocuk, hayatı oyunla öğrenir, hayal gücü oyunla gelişir, sorun çözme yeteneğini oyunlarla ortaya koyar. Bu sebepten oyuncak dolabını kesinlikle odadan çıkarmamanız gerekir. Oyuncakları birden odasından çıkarmak, çoğu ailenin yaptığı büyük yanlışlardan biridir.

MASASINI DOLDURMAYIN…

Anaokulu öncesi çocuğunuzun odasında….

Çocuğunuz anaokuluna ilk defa gidecekse, onu okuluna hazırlamak için beraberce oda düzenleme alışverişine çıkabilirsiniz. Bu durumda odasına bir küçük masa ile çalışma sandalyesi ve çalışma sistemi kurulabilir. Tabii burada amacımız ders çalışmak değil, yalnızca boyama veya hamur bile oynasa bunu masa üzerinde kurulu bir düzende yapmayı gösterebilmek.
Bu yaş grubu için, odaya uygun bir oyuncak dolabı ve oyuncak köşesi hazırlamak uygun olabilir. Yine aynı şekilde çocuklar artık kendi başlarına giyinebildikleri için kolay giyilebilen kıyafetlerden oluşan yeni bir dolap düzeni hazırlamak gerekebilir.
İlgi alanlarına göre düzenleme yapılmalı…

Ortopedik engeliler için Mimari çözümler…

Özellikle ülkemizde bulunan 8 milyona yakın engelli ve aileleri için bazı zorlukları aşmak, diğer insanların düşündüğünden de zor olabilmektedir. Hepimiz için hassas olan bu konuları ‘yanlış anlaşılmalara neden olurum’ diye düşünüp, tartışmaktan ve yapıcı değişimlere önderlik etmekten çekinmemeliyiz. Öyleyse öncelikle özürlü ve engelli kelimelerinin sözlük anlamını kendimize tanımlayalım. Tanımlamaları İyi Yapalım ‘İnsan için normal kabul edilen boyutlar içindeki bir aktivite veya beceriyi yapabilme yeteneğindeki bozukluk sonucu ortaya çıkan eksiklik veya kısıtlılığa özürlülük denir. Engellilik ise yetersizlik veya özürlülük sonucu, kişinin kendisi için normal olan yaşına, cinsiyeti veya sosyo-kültürel durumuna bağlı rollerini yapamayarak dezavantajlı duruma düşmesi olarak tanımlanır. Ortopedik Engellilerin Mimari Engelleri Bu tanımlara göre kısaca engelliliği veya özürlülüğü, toplumun genelinin ihtiyaçlarının giderilmesi için belirlenmiş standartların, toplumun diğer bir kısmı tarafından engeller haline gelip, onların yaşamlarına kısıtlaması olarak açıklayabiliriz. Yani asıl olan ihtiyaç sahiplerine, ihtiyaçları doğrultusunda standartlar oluşturmaktır. Özellikle ortopedik özürlülerin sosyal yaşama katılamamasında en önemli neden mimari engellerdir. Bu mimari engelleri, özelimizi yaşadığımız evimizde ihtiyaçlarımıza göre değiştirebiliriz. Girişi Düzayak Yapalım İlk olarak evimizin girişini düz ayak yapmalıyız. Eğer bu mümkün değilse rampa eğimi en fazla yüzde 6 olan, genişliği en az 120 cm’lik rampalar yapabiliriz. Rampalardaki enlemesine eğimler olabildiğince az olmalı ve en fazla yüzde 2 olmalıdır. Her enlemesine eğim, tekerlekli sandalyeyi yolundan saptırır. Bu nedenle engelli tekerlekli sandalyeyi doğru bir hat izleyerek sürmekte güçlük çeker, daha da kötüsü bunu hiç başaramaz.

Ofisimiz evimiz konforunda olmalı…

Artık iş yerlerimizde de en az evimiz kadar rahat olmak ve kendimizi bulmak istiyoruz. Böylece daha rahat düşünebilmekte ve bazı işleri daha kısa sürede sonuca ulaştırmaktayız. İş yerlerinde de daha rahat bir ortam yaratmanın yolu yine kendi içimizdekini ortama yansıtmaktan geçiyor. Bir şekilde içimizdeki enerjiyi ortamdaki eşyalara ve dekorasyona aktarmanın değişik noktalarını bulabiliriz.

İş yerlerinde dekorasyon deyince bunu çok yönlü ele almak gerekir. İş yerinin faaliyet alanına, ofisin büyüklüğüne göre değişkenleri artırabiliriz. İş yerindeki dekorasyon tabi ki, önceden belirlenecek bir konseptin etrafında yapılacaktır ve her çalışanın arzusuna ve beğenisine göre şekillenmesi mümkün değildir. Ancak bizler de birey olarak kendi çalışma alanlarımıza genel dekorasyonuna aykırı olmayacak bir şekilde katkıda bulunabiliriz. Eğer çalıştığımız ortamda kapalı bir ofis alanına sahipsek kendimizi yansıtmamız daha kolay olacaktır. Masamızın üstündeki bir köşeyi kendi beğenimize göre şekillendirebiliriz. Yine aynı şekilde ofisin içindeki bir dolabı veya sehpayı kendi beğenimize göre seçebiliriz veya üzerindeki aksesuarları kendimiz şekillendirebiliriz. Çalışma alanımızda bir müzik çalar ve benzeri bulunan teknolojik aletleri de kendi zevkimize göre seçme imkanımız olabilmektedir bazen. Yine ofisimize koyacağımız kitap ve dergiler için özel bir dolabı kendi beğenimize uygun bir renkte seçebilir veya o renkte boyatabiliriz. Ofiste yapacağımız bu ufak değişiklikler bile bize kendimizi daha rahat hissettirecektir.

Hangi çocuğunuza yeni oda verilmeli…

İkinci ya da üçüncü çocuklarınız doğduğunda odalarını nasıl konumlandırmak gerekiyor?

Ayrı ayrı olması mı yoksa birlikte kalmaları mı daha iyi?

Siz dostlarımdan  gelen bu soruların yanıtları…

“İlk çocuğunun 18 aylık olduğunu belirten bir anne, ikinci çocuğunun da doğmasına az bir süre kaldığından bahsediyor ve yeni doğacak bebeğine mi oda yapmalı, yoksa 18 aylık çocuğuna mı karar veremediğini söylüyor. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, konunun psikolojik boyutunu da bana danışmış olmasına rağmen, bu konuda yalnızca şahsi fikrimden bahsedebilirim. Çünkü konunun uzmanları çocuk psikologlarıdır. Ben bu konuya hiç girmek istemiyorum. Olayın yalnızca mimari boyutunda sizleri bilgilendireceğim. 18 aylık bir çocuk ilk bebeklik döneminden çıkmış, toddler denilen ikinci döneme girmiş olmaktadır. Dolayısıyla artık ihtiyaçları değişmiş bir çocuk vardır karşımızda.